SURİYE İZLENİMLERİ 3

Tekrar merhaba değerli dostlar. Şam’daki gezimize kaldığımız yerden devam ediyoruz…

Sahabe mezarlığından çıktıktan sonra otobüsümüzle Mimar Sinan’ın ‘Çıraklık eserim’ dediği Selimiye külliyesine ulaşıyoruz. Burası sadece Türklerin ziyaretine açık olan bir yer. Bizleri kapıda, kendisi Suriyeli olan ama Suriye devletinden maaş almayıp geçimini Türk ziyaretçilerinin verdiği bahşişlerle sağlayan Süleyman amca karşılıyor ve yarım Türkçesi ile bizlere külliyenin içini gezdiriyor. Külliyenin içinde İstanbul’daki Selimiye cami’nin minisi var. Bu cami’nin restorasyonu Ülkemiz tarafından yapılıyor. Caminin avlusunun içinde son Padişahımız Sultan Vahdettin ve ailesinin mezarları da bulunuyor. Diyeceksiniz ki bizim Padişahımız’ın ve ailesinin mezarları Suriye’de ne arıyor? Kısaca anlatayım: malum Cumhuriyet kurulduktan ve saltanat kaldırıldıktan sonra Sultan Vahdettin ve tüm ailesi İngiltere’ye sürgüne gönderiliyor ve burada sefalet içinde yaşamaya terk ediliyor. Sultan Vahdettin İngiltere’de vefat ettiğinde İngiliz devleti Türkiye’ye bir haber gönderiyor. Bu haberde: Sultan Vahdettin’in vefat ettiğini ve İngiliz hükümetine bir miktar borcu olduğunu, bu borcun ülkemiz tarafından ödenip naşının teslim alınmasını yazıyor. Ne acı bir durumdur ki ülkemiz tarafından son padişahımızın naşı İngiliz devletinden alınmıyor. Bunu duyan Suriye halkı ve hükümeti bizim padişahımıza ve ailesine sahip çıkıyor ve İngiliz devletine olan tüm borçlarını kapatarak aile fertleri ile birlikte Suriye’ye getiriyor ve ecdadımıza ait Selimiye kışlasının içine (cami’nin hemen yanı başına ) önce Sultan Vahdettin’i sonra da vefat ettikçe tüm aile fertlerini defnediyor. Abdullah amca külliye’yi ve mezarları bize tanıttıktan sonra bizlere kendisinin demlediği çaydan ikram ediyor. Bu arada bir anektot anlatıyor: 8. Cumhurbaşkanımız Rahmetli Turgut Özal burayı ziyarete geldiği zaman tüm basın mensupları ve diğer görevlileri dışarı çıkartarak Sultan Vahdettin’in mezarı başında hüngür hüngür ağladığını söylüyor. 

Çaylarımızı içtikten sonra Abdullah amca ile vedalaşıp Şam’ı kuşbakışı izleyebileceğimiz Kalsiyon dağına çıkmak için Selimiye külliyesinden ayrılıyoruz. Dağa çıkarken solumuzda bir tepenin başında ormanın içinde gene Şam’ı kuşbakışı izleyebilen bir Saray görüyoruz. Rehberimizden öğrendiğimize göre ülkemizden Suriye’ye giden cumhurbaşkanı ve başbakanlar burada ağırlanıyormuş. Otobüsümüz çıkmakta biraz zorlansa da dağın yarısına kadar çıkıyoruz ve Şam’ı tamamen kuşbakışı izleyebiliyoruz. Bundan sonrasını küçük araçlarla çıkmak gerektiğini söylüyor rehberimiz. Kalsiyon dağının bir özelliği de ilk kanın burada aktığına yani Kabil’in Habil’i bu dağda öldürdüğüne inanılır.

Akşamüzeri Şam’ın o muhteşem görüntüsü eşliğinde çaylarımızı yudumladıktan sonra otelimize dönüyoruz.

Değerli dostlar önümüzdeki sayımızda Peygamber efendimiz 12 yaşındayken ticaret için Şam seferinde Rahip Bahira ile karşılaştığı Busra’yı gezeceğiz sizlerle. Önümüzdeki sayımızda görüşmek dileği ile yeni yılınızın hayırlara vesile olmasını ve bol kazançlı bir ocak ayı dilerim. 

Allah yar ve yardımcımız olsun.

OCAK 2011

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail
0Shares

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: