Pasaport Maliyeti ve Seyahat Özgürlüğü
Hepimiz için seyahat, sadece yeni yerler görmek değil, aynı zamanda yeni kültürler tanımak ve dünyaya farklı bir pencereden bakmak demek. Ancak bu pencereleri aralamak için ilk adımımız, cebimizdeki pasaport oluyor. Maalesef, bu sihirli belgenin maliyeti ve gücü, dünyanın dört bir yanında yaşayan insanlar için aynı değil. Gelin, Türkiye pasaportunun maliyetini ve sunduğu imkanları, diğer ülkelerle karşılaştırarak bir analiz yapalım.
2025 yılında Türk pasaportu almak, bir vatandaş için ciddi bir maliyet kalemi haline gelmiş durumda. 10 yıllık pasaport için ödenmesi gereken toplam ücret, 12.409 TL olarak belirlenmiş. Bu meblağ, birçok vatandaş için tek bir seyahatin bütçesinden daha fazlasına denk geliyor. Bu noktada, diğer ülkelerin pasaport ücretlerine bakmak, bize çarpıcı bir tablo sunuyor. Örneğin, Hollanda, Almanya, Belçika ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları için 10 yıllık pasaport bedeli yaklaşık 78 Euro civarında. Bu rakam, mevcut döviz kuruyla karşılaştırıldığında, Türkiye’deki maliyetin çok altında kalıyor.
Peki, bu yüksek maliyetin karşılığında Türk pasaportu bize ne kadar bir “seyahat gücü” sunuyor? Henley Pasaport Endeksi’nin 2025 verilerine göre, Türk pasaportu vizesiz erişim sağlayabildiği 114 ülke ile 46. sırada yer alıyor. Bu, geçen yıllara göre bir yükseliş olsa da, zirvedeki ülkelerle aramızdaki fark hala oldukça büyük. Örneğin, Singapur pasaportu 193 ülkeye, Japonya ve Güney Kore pasaportları ise 190 ülkeye vizesiz seyahat imkanı sunuyor. Bu ülkelerin vatandaşları, pasaportları sayesinde dünyanın kapılarını kolayca aralayabilirken, bizler için vize süreçleri ve maliyetleri seyahat planlarının en zorlu aşaması olmaya devam ediyor.
Şimdi bu durumu, somut bir örnekle karşılaştıralım. Diyelim ki, pasaport için ayırdığımız 12.409 TL’lik bütçeyle bir tatil planlıyoruz. Bu parayla İstanbul’dan çıkıp, vizesiz gidilebilen bir Balkan ülkesine (örneğin Sırbistan veya Arnavutluk) gidip, konaklama ve yeme-içme masraflarını karşılamak mümkün olabilir. Ancak aynı bütçeyle, pasaport maliyeti daha düşük olan bir Alman veya Fransız vatandaşı, sadece pasaport bedeliyle bile birkaç günlük Avrupa şehir turu yapabilir. Örneğin, pasaport maliyetleri 78 Euro (yaklaşık 2.700 TL) olan bu vatandaşlar, geri kalan bütçeleriyle çok daha fazla şehri ve ülkeyi gezme şansına sahip oluyor. Kısacası, bizler pasaport için harcadığımız parayla bir şehri gezerken, onlar aynı paranın bir kısmıyla pasaport alıp, kalan parayla iki hatta üç farklı şehre seyahat edebiliyor.
Pasaportun sadece bir seyahat belgesi değil, aynı zamanda uluslararası arenadaki gücümüzün bir göstergesi olduğu düşünüldüğünde, bu tablo düşündürücü. Yüksek pasaport ücretleri, sadece bireysel seyahat özgürlüğümüzü kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda Türk vatandaşlarının dünyaya açılma imkanlarını da dolaylı yoldan zorlaştırıyor. Oysa ki seyahat, bilgi birikimini artıran, kültürel etkileşimi teşvik eden ve bireysel gelişime katkı sağlayan en önemli eylemlerden biri.
Sonuç olarak, pasaport bedelinin bir seyahatin maliyetinin önemli bir kısmını oluşturduğu bir denklemde, Türk vatandaşı için seyahat etmek, maalesef lüks bir tüketim haline gelmiş durumda. Keşke tüm vatandaşlarımız, pasaportu sadece bir kimlik belgesi olarak değil, dünyayı keşfetmek için bir anahtar olarak görebilse ve bu anahtarın maliyeti, seyahat hayallerimizin önüne bir engel olarak dikilmese…





