Siyasetin İtibarı ve Sorumluluğu: Geçmişten Günümüze Bir Bakış

Türkiye’de siyasetin itibarı ve şeffaflığı, uzun yıllardır süregelen tartışmaların odağında yer alıyor. Bu konuyu ele alırken, geçmişten iki önemli figür ve onların yaklaşımları bize ışık tutabilir: Hz. Ömer Bin Abdülaziz’in adaletli yönetimi ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun getirmeye çalıştığı Siyasi Ahlak Yasası.

Adaletin Sembolü: Ömer Bin Abdülaziz’in Mirası

İslam tarihinde “beşinci halife” olarak anılan Ömer Bin Abdülaziz, Emevî Devleti’nin şatafatlı ve yer yer adaletten uzaklaşan yönetim anlayışına karşı duruşuyla bilinir. Onun hilafeti dönemi (MS 717-720), sadece üç yıl gibi kısa bir süre olmasına rağmen, adalet, şeffaflık ve liyakat prensipleriyle dolu bir yönetim anlayışının sembolü olmuştur. Ömer Bin Abdülaziz, göreve geldiğinde ilk iş olarak kendisine ve ailesine ait lüks eşyaları, hatta halifelik makamının kendisine sağladığı bazı imtiyazları dahi Beytülmal’e (devlet hazinesi) devretmiştir. Amacı, devletin malını halkın malı olarak görmek, israfı önlemek ve yöneticilerin halktan farklı bir yaşam sürmemesi gerektiğini göstermekti.

Rüşvet ve yolsuzlukla mücadeledeki kararlılığı, adaleti herkese eşit uygulama gayreti ve yöneticileri hesap verebilir kılma çabası, onun yönetimini eşsiz kılmıştır. Halkın devlete olan güvenini yeniden tesis eden bu yaklaşım, siyasi ahlakın ve kamu vicdanının ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Ömer Bin Abdülaziz’in yönetim felsefesi, gücün getirdiği sorumluluğu en üst düzeyde hissetme ve kamu hizmetini bir emanet olarak görme üzerine kuruluydu.

Günümüzden Bir Girişim: Ahmet Davutoğlu’nun Siyasi Ahlak Yasası

Ömer Bin Abdülaziz’in binlerce yıl önceki bu ilham verici mirası, günümüz siyasetinde de karşılık bulması gereken evrensel değerleri barındırır. Bu bağlamda, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde (2014-2016) gündeme getirmeye çalıştığı Siyasi Ahlak Yasası girişimi dikkat çekicidir. Davutoğlu, yolsuzluk iddialarının ve siyaset üzerindeki şeffaflık tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde, siyasetin itibarını yükseltmek ve kamuoyunun devlete olan güvenini pekiştirmek amacıyla bu yasa tasarısını hazırlatmıştır.

Bu yasa ile hedeflenenler, siyasetçilerin mal varlıklarının şeffaflaşması, çıkar çatışmalarının önlenmesi, hediye alım-satımının düzenlenmesi ve lobi faaliyetlerinin yasal bir çerçeveye oturtulması gibi maddeleri içeriyordu. Temel amaç, siyasetçilerin etik ilkelere uymasını sağlamak, görevlerini kötüye kullanmalarını engellemek ve kamu kaynaklarının kişisel çıkarlar için kullanılmasının önüne geçmekti. Kısacası, siyaseti daha şeffaf, hesap verebilir ve ahlaklı bir zemine oturtma gayesi taşıyordu.

Ancak, Davutoğlu’nun bu önemli girişimi ne yazık ki yasalaşamamıştır. Siyasi partiler arasında yeterli uzlaşı sağlanamamış, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yasanın çıkması halinde İlçe başkanı bile bulamama endişesine kapılmış, yasanın içeriğine dair farklı görüşler ve değişen siyasi konjonktür, bu tasarının rafa kalkmasına neden olmuş ve hatta Davutoğlu’nun Başbakanlığı bırakmasına bile vesile olmuştu.

Siyasi Ahlak: Zamanın Ötesinde Bir İhtiyaç

Ömer Bin Abdülaziz’den Ahmet Davutoğlu’nun girişimine kadar uzanan bu süreç, siyasi ahlakın ve şeffaflığın her dönemde ne kadar kritik bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bir ülkenin kalkınması, toplumun refahı ve huzuru, ancak güvenilir ve ahlaklı bir siyaset kurumuyla mümkündür. Yöneticilerin hesap verebilir olması, çıkar çatışmalarından uzak durması ve kamu kaynaklarını titizlikle kullanması, hem toplumsal barışın hem de demokratik sürecin olmazsa olmazıdır.

Bugün de hala siyasi ahlak yasasına dair tartışmalar devam etmekte. Belki de Ömer Bin Abdülaziz’in adalet felsefesinden ve Ahmet Davutoğlu’nun bu yöndeki girişiminden ilham alarak, siyasetin daha şeffaf ve hesap verebilir bir yapıya kavuşması için gerekli adımlar atılabilir. Zira halkın yöneticilere olan inancı, bir devletin en büyük güvencesidir.

Sizce de günümüz siyasetinde Ömer Bin Abdülaziz’in ilkelerini ve Davutoğlu’nun yasa girişimini birleştiren adımlar atmak, toplumsal güveni yeniden tesis etmek için bir başlangıç olabilir mi ne dersiniz?

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail
0Shares

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: