İktidarın Kalesinde Hizmet Sancısı ve Çöp Dağları: Konya Örneği

Siyasetin kendine has bir dili, sıkça başvurduğu kalıpları vardır. Türkiye siyasetinde son yılların en bilinen kalıplarından biri de şüphesiz “çöp, çamur, çukur” üçlemesidir. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere iktidar partisi temsilcileri, bu üçlemeyi sıklıkla muhalefet belediyelerini, özellikle de CHP’li belediyeleri eleştirmek için kullanır. Bu söyleme göre muhalefet, hizmet üretemez, şehirleri bakımsızlığa mahkûm eder.

Peki, siyaset sahnesinden yükselen bu ses, sokağın gerçekliğiyle ne kadar örtüşüyor? Madalyonun diğer yüzünü görmek için, iktidar partisinin en güçlü “kalelerinden” biri olarak kabul edilen Konya’ya çevirelim gözümüzü. Zira son dönemde Konya’dan yükselen feryatlar, siyasi söylemlerin hayatın gerçekleri karşısında nasıl da anlamsızlaşabildiğini acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Vatandaşların anlattıkları, eleştirilen “çöp, çamur, çukur” sorunlarının, bizzat eleştiriyi yapanların yönetimindeki bir şehirde nasıl da başat bir mesele haline geldiğini gösteriyor.

Sanayi Nefes Alamıyor: “Sıfır Atık” Projesi ve Sıfırlanan Hizmet

Konya, Türkiye’nin en önemli sanayi ve üretim merkezlerinden biridir. On binlerce esnafın, işçinin evine ekmek götürdüğü sanayi siteleri, şehrin can damarıdır. Ancak bu can damarı, şimdilerde belediyenin uyguladığı bir politika yüzünden tıkanma noktasına gelmiş durumda.

Her şey, iyi niyetli bir hedefle yola çıkan “Sıfır Atık Projesi” kapsamında atılan bir adımla başlıyor. Proje uyarınca belediye temizlik araçları, sanayi sitelerindeki dükkanlardan artık yalnızca “mutfak atıklarını” alacağını beyan ediyor. Peki, üretimden arta kalan diğer endüstriyel, ambalaj ve ofis atıkları ne olacak? İşte sorun tam da burada düğümleniyor. Belediye, eski sistemi lağvederken, yeni sistem için herhangi bir alternatif sunmuyor. Sanayi sitelerinin belirli noktalarına bu tür atıkların toplanacağı büyük konteynerler yerleştirilmiyor.

Sonuç mu? Tam bir kaos. Esnaf, elinde kalan ve belediyenin almadığı çöpleri mecburen dükkanının önüne, boş bulduğu bir arsaya ya da mevcut çöp konteynerlerinin yanına bırakmak zorunda kalıyor. Temizlik görevlileri ise “bu bizim görevimiz değil” diyerek bu atıklara dokunmuyor. Neticede, üretimin kalbi olması gereken Konya sanayi siteleri, haftalar içinde biriken çöp dağları altında adeta boğuluyor. Manzara, herhangi bir eleştiriye gerek bırakmayacak kadar net ve acı: Konya sanayisi çöpten geçilmiyor.

Yetki Karmaşası mı, Sorumluluktan Kaçış mı?

Vatandaş bu haklı isyanını belediyeye ilettiğinde aldığı cevap ise trajikomik: “O atıkları toplamak Sanayi Sitesi Yönetimi’nin görevi.”

Peki, bu cevap ne kadar gerçekçi? Sanayi esnafı, her yıl düzenli olarak belediyeye Çevre Temizlik Vergisi ve Emlak Vergisi ödüyor. Bu vergilerin temel amacı, belediyenin temizlik, altyapı ve çevre düzenlemesi gibi temel hizmetleri sunmasıdır. Yani vatandaş, kanunen karşılığı olan bir hizmeti talep etmektedir. Öte yandan, Sanayi Sitesi Yönetimlerinin ne böyle bir atık toplama hizmeti verecek yasal yetkisi ne de bu iş için ayrılmış bir bütçesi, aracı veya personeli bulunmaktadır. Onların görevi, sitenin genel idari işleyişini ve emniyet birimleri ile birlikte güvenliği sağlamaktır, belediyenin asli görevini üstlenmek değil.

Bu durum, tam bir sorumluluktan kaçış ve vatandaşı kurumlar arasında pinpon topu gibi oynatma tablosudur. Vergiyi alan belediye, hizmeti “başkası yapsın” diyerek üzerinden atarken, olan yine vergisini ödeyen, üretimiyle şehre katma değer sağlayan esnafa oluyor.

Sonuç: Siyaset Söylemle Değil, Hizmetle Anlam Kazanır

Konya örneği, siyasi eleştirilerde kullanılan argümanların ne kadar kırılgan olabildiğini göstermektedir. Bir siyasi parti, rakibini “çöp, çamur, çukur” ile eleştirirken, kendi yönetimindeki en güçlü kalede bu sorunların katmerlisi yaşanıyorsa, orada durup düşünmek gerekir.

Belediyecilik, hangi partiden olursa olsun, ideolojik sloganlardan ve siyasi polemiklerden önce, vatandaşa dokunan, onun hayatını kolaylaştıran temel hizmetleri eksiksiz sunma sanatıdır. Konya’daki vatandaş, vergisinin karşılığını, temiz bir çevreyi, çalışan bir altyapıyı ve muhatap alınmayı istemektedir. Siyasi söylemler karın doyurmuyor, çöp dağlarını ortadan kaldırmıyor.

Umarız Konya’daki yerel yöneticiler, sanayi sitelerinden yükselen bu haklı feryadı duyar, sorumluluktan kaçmak yerine çözümün bir parçası olur ve “kalenin” surlarının aslında hizmetle örüldüğünü unutmazlar. Zira en sağlam kaleler bile, içeriden, yani halkın memnuniyetsizliğinden çatlamaya başlar.

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail
0Shares

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: