Prim Ödedikçe Düşen Aylıklar: Emeklilik Sisteminde Adalet Çağrısı
Yıllarca çalıştınız, primlerinizi düzenli olarak ödediniz ve alın terinizin karşılığını alacağınız o huzurlu emeklilik günlerinin hayalini kurdunuz. Ancak sistemin mevcut yapısı, bu hayali kuran milyonlarca çalışanın karşısına bir bilmece, hatta bir haksızlık çıkarıyor: Ne kadar çok çalışırsanız, emekli aylığınız o kadar düşebilir. Kulağa bir fıkra gibi gelse de, bu durum Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sistemimizin acı bir gerçeğidir.
Çalışmanın Cezalandırıldığı Garip Matematik
Bugün emeklilik sistemimizde yaşanan en büyük paradokslardan biri, prim gün sayısı arttıkça emekli aylığının düşebilmesidir. Örneğin, 9 Bin veya 10 Bin prim günüyle emekliliğe hak kazanan bir çalışanın eline geçen aylık, 5.600 prim gününden emekli olan bir başka çalışandan daha düşük olabiliyor. Daha da çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, 2008 öncesi mevzuatla 3.600 günden emekli olmuş bir asgari ücretli, bugün asgari ücretin bir buçuk katı maaşla çalışıp 10 Bin gün prim ödeyerek emekli olan bir vatandaştan daha yüksek aylık alabilmektedir.
Bu durumun temel sebebi, emekli aylığı hesaplama sisteminin yıllar içinde değişmesi ve özellikle 2008 sonrası dönemde aylık bağlama oranlarının (ABO) düşürülmesidir. Sistem, farklı dönemlerdeki kazançları bugüne güncellerken, sonraki yıllarda ödenen primlerin aylığa katkısını azaltıyor. Sonuç olarak, özellikle son yıllarda yüksek prim ödeyen çalışanlar, çalıştıkça ortalamalarını düşürerek adeta “cezalandırılıyor”. Bu durum, çalışma hayatının kutsallığına ve sosyal güvenlik sisteminin adalet ilkesine gölge düşürmektedir.
Emeklinin Görünmez Emeği ve Kayıtdışılığın Teşviki
Sistemdeki bir diğer önemli sorun ise emekli olup çalışmaya devam eden vatandaşların durumudur. Mevcut uygulamada, emekli bir çalışan kayıtlı olarak işine devam ettiğinde, maaşından neredeyse aktif çalışanlarla aynı oranda prim (Sosyal Güvenlik Destek Primi – SGDP) kesilmektedir. Ancak ödenen bu primlerin, emekli aylığına zerre kadar bir katkısı olmamaktadır. Yani emekli, hem üretmeye devam etmekte hem de devlete prim ödemekte, fakat karşılığında hiçbir getiri elde edememektedir.
Son genel seçimlerde açıklanan ilk Orta Vadeli Program’da (OVP) bu konuda olumlu bir sinyal verilmiş ve emekli çalışanların ödediği primlerin aylıklarına yansıtılacağına dair bir niyet beyan edilmiştir. Ancak bu vaadin henüz yasalaşmamış olması, sorunu ortadan kaldırmıyor. Bu anlamsız kesinti, doğal olarak emeklileri kayıtdışı çalışmaya itmektedir. Emekli, “Madem aylığıma bir faydası yok, neden prim ödeyeyim?” diyerek sigortasız çalışmayı tercih etmekte, bu durum da SGK’nın ciddi bir gelir kaybı yaşamasına neden olmaktadır.
Çözüm: Adil, Teşvik Edici ve Sürdürülebilir Bir Model
Oysa çözüm basittir ve bir “kazan-kazan” formülüne dayanmaktadır.
Çalışan Emeklinin Primleri Aylığına Yansıtılmalı: Emekli olup çalışmaya devam edenlerin ödediği primler, belli periyotlarla (örneğin her iki yılda bir) yeniden hesaplama yapılarak emekli aylıklarına orantılı bir şekilde eklenmelidir. Bu, emeklileri kayıtlı çalışmaya teşvik edecek, SGK’nın prim gelirlerini artıracak ve emeklinin alım gücünü yükselterek yaşam standardını koruyacaktır.
Prim Ödedikçe Aylık Artmalı: Prim gün sayısını doldurup yaşı bekleyen çalışanlar veya daha yüksek aylık almak için çalışmaya devam edenler için ödenen her ek prim, emekli aylığını düşürmemeli, aksine artırmalıdır. Aylık bağlama sistemindeki bu adaletsizlik giderilmeli, “fazla çalışmanın mükafatı” ilkesi yeniden tesis edilmelidir.
Bu adımlar atıldığında, hem prim süresi dolup da yaş bekleyen milyonlar hem de hayatını idame ettirmek için çalışmak zorunda olan emekliler, gönül rahatlığıyla prim ödemeye devam edecektir. Bu durum, yalnızca SGK’nın mali yapısını güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda sosyal adaleti sağlayarak milyonlarca vatandaşın sisteme olan güvenini tazeleyecektir.
Unutulmamalıdır ki emeklilik, uzun yıllar verilen emeğin bir lütfu değil, kazanılmış bir hakkıdır. Bu hakkı değersizleştiren, adaletsiz ve teşvikten uzak uygulamalar yerine; emeği ödüllendiren, şeffaf ve sürdürülebilir bir sistem inşa etmek, sosyal devlet olmanın en temel gereğidir.

