Hizmet İstiyorsan, Sandıktan Sonra Vatandaş Ol!
Her seçim dönemi, siyasetin coşkusu, heyecanı ve bitmek bilmeyen tartışmalarıyla geçer. Hepimizin gönlünde yatan, ideolojisini benimsediği bir parti, takdir ettiği bir lider elbette vardır. Bu, demokratik hakkımız ve tercihimizdir.
Ancak sandıklar kapandıktan sonraki sabah, birçoğumuzun düştüğü en büyük hata başlar: Körü körüne siyaset!
Siyaseti meslek edinmiş, hayatını bu işten kazananlar bir yana; sıradan bir vatandaş olarak, sırf ‘kendi partim’ diye, yapılan her yanlışı görmezden gelmek, her eksik hizmeti savunmak düpedüz bir aptallıktır. Bu, ne yazık ki hizmet almanın önündeki en büyük engeldir.
Vatandaş olarak siyasetten beklentimiz nedir? Yaşadığımız şehre yatırım, çocuklarımıza iyi bir eğitim, evimize kesintisiz altyapı, sorunsuz ulaşım, yani hizmet. Bu hizmetler, sizin hangi partiye oy verdiğinizin karşılığı değil, verdiğiniz vergilerin ve vatandaşlık hakkınızın karşılığıdır.
İşte bu noktada kilit bir pozisyon almamız gerekiyor: Seçimden seçime değil, seçim sabahından bir sonraki seçime kadar herkesin ‘muhalif’ olması.
Bu ‘muhalif’ kelimesini bir siyasi parti üyeliği olarak algılamayın. Kastettiğimiz, siyasetçinin veya yönetimin her adımını sorgulayan, denetleyen ve eksik gördüğünde sesini yükselten aktif vatandaş duruşudur.“
Ben oyumu verdim, artık onlar düşünsün” demek, hizmetin kalitesini düşüren en tembel yaklaşımdır.“
Bizimkiler yaptıysa doğrudur” demek, siyasetçiye “Hesap sormayacaksın, istediğimi yapabilirim” iznini peşinen vermektir.
Eğer iktidar veya yerel yönetimler, vatandaşın desteğinin kayıtsız şartsız olduğunu görürse, hizmet kalitesini artırmak için ekstra bir çaba göstermez. Neden göstersin ki? Yanlış da yapsa, eksik de bıraksa sadık bir kitle zaten onu savunacaktır. Sonuç: Hizmet bekleyen vatandaşa kalan şey, tabiri caizse, sadece havasını almak olur.
Unutmayın, oy verdiğiniz siyasetçiler patronunuz değil, sizin adınıza kamusal kaynakları yöneten vekilinizdir.
Onlara oy veririz, ancak sonraki günkü görevimiz, hizmet standardını yüksek tutmaları için üzerlerindeki baskıyı asla kaldırmamaktır. Çünkü vatandaşın baskısı, siyasetteki en güçlü denetim mekanizmasıdır. Partiniz ne olursa olsun, yanlış yanlıştır, eksik eksiktir.
Sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun, hizmet almak isteyen her vatandaşın, ideolojik gözlüklerini çıkarıp, koltuğa oturanı hizmet masasına oturtma sorumluluğu vardır. Aksi halde, ne partiniz kazanır ne de şehriniz…
Kaybeden, sadece talep etmeyi unutmuş vatandaş olur.
Kalın sağlıcakla…

